içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bahçeli’nin eli ve Kürt siyasetinin yapması gerekeni

TBMM’de yeni yasama yılı, ilginç açıklamalar ve beklenmedik diyaloglara sahne olacak şekilde başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meclise girmesinin öncesinde CHP, yeni bir değişikliğe giderek milletvekillerine ‘ayağa kalkın ama alkışlamayın’ direktifini verirken; DEM Parti milletvekilleri ne ayağa kalktı ne de alkışladı. Grup toplantısında esip gürleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, meclise girişte DEM Parti grubunun olduğu sıralara yönelerek tokalaşması ve ayaküstü esprili bir tarzda sohbet etmesi ise yasama yılı açılışının en önemli  ve ilginç olayı oldu..

Normal bir ülkede bu tür durumlar,  bir ‘olay’ olma önemini dahi taşımazken; Türkiye’de hem Kürt cenahı hem de ülkede yaşayan tüm kesimler açısından büyük önem atfedilen bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Tüm kamuoyunun bu gelişmeye büyük önem atfetmesinin altında yatan sebep, MHP’nin, CHP’nin  ‘kurucu partiyiz’ şeklindeki prehistorik söylemlerinin çok daha ötesine varan; günümüz devletin gerçek partisi olma gerçekliğiyle karşımıza çıkıyor.

MHP günümüzde devletin tüm yapılarının büyük önem arz ettiği devletin her zaman göz bebeği olan bir parti olarak duruyor kamuoyunun karşısında. Ki partinin başındakilere de her zaman bu önem atfedilmiştir. Her siyasi parti. onlarca genel başkan değiştirip dönüştürürken MHP, her zaman onlarca yıl bir ÜLKÜCÜ FÜHRER  tarafından yönetilmiştir.

Şuanki MHP Genel Başkanı Bahçeli belki de çocukluğundan beridir Kürt siyasetine dönük sert tavır ve söylemleriyle bilinen, ülkücü siyasetin uzun yıllardır führeri konumumda olan Türkiye’de güçlü siyasi bir fügür. Okul yıllarında bulaştığı milliyetçi-turancı yapıdan ,  bu günlere gelmek için büyük diyetler ödeyen ve ülkücü camianın derinlerine de Türkeş’in ölümünden sonra her yönüyle hakim olan devletin gerçek Devleti pozisyon ve misyonunda olan derin bir siyasetçi. Kimine göre kızılelmacı kimi ne göre tüm siyasi partilerden bağımsız devletin siyasetteki gerçek tezahürü olan gizemli bir adam.. Bundan mütevellit şuan MHP’nin Genel Başkanı olan Devlet Bahçeli söylemleri ve tutumu haybeden olmadığını düşünmek gerektiği kanısındayım

Hülasa bu kısa tahlil ve kronoliyle beraber Bahçeli’nin DEM Parti’ye yaklaşımı ve sonrasında sarf ettiği "YENİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ.DÜNYADA BARIŞ İSTERKEN KENDİ ÜLKEMİZDE BARIŞI SAĞLAMAK LAZIM”  sözleri önemlidir ve doğru okumak gerekmektedir.

Bahçeli’nin dün gerçekleşen olay gibi geçmişte Kürt sorununa ve çözümüne yönelik pratiklerine baktığımızda çok olmasa da önemli birkaç gelişme önümüze çıkmakta. Bunlardan ilki  MHP’nin ilk defa koalisyon hükümeti ortağı olduğu dönemde Devlet Bahçeli, PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında verilen idam kararına karşı misyonu gereği; Türkiye’de idam kararının kaldırılması için çalışma yürütmüş ve tüm milletvekilleriyle el kaldırmıştır.

İdam kararının kaldırılmasının ardından Bahçeli 2000 yılında HADEP tarafından yönetilen Diyarbakır Belediyesi’ni ziyaret ederek dönemin HADEP’li belediye başkanı Feridun Çelik ile sıcak bir diyalog geliştirmiş ve siyasetin normalleşmesine dönük söylemlerde bulunmuştu.

2007 yılında DEP milletvekillerinin tutuklanmasının ardından Kürt siyasetinin uzun yıllar sonra ilk defa DTP ile temsil edilmeye başlandığı bir dönemde Bahçeli, yine DTP Eş Genel Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile tokalaşmış ve sohbet ederek memnuniyetlerini dile getirmişti. Çok sürmeden sonrasında OSLO Barış Görüşmeleri başlamıştı.

Son olarak 2017 yılında Mardin Büyükşehir Belediye eşbaşkanıyken tutuklanan Ahmet Türk için “ Serbes bırakılmalı tutuksuz yargılanmalı “ şeklinde beyanlarda bulunmuş ve Ahmet Türk sonrasında da serbest bırakılmıştı.

Bahçeli’nin bugünkü yaklaşımının da altının boş olmadığına dikkat çekmekle beraber ,tüm bu gelişmelerin ışığında Erdoğan’ın da bu yeni yasama yılında dile getirdiği yeni demokratik bir anayasa ihtiyacı, Ortadoğudaki gelişmelere binaen “İç cepheyi sağlam tutmalıyız” şeklindeki sözleri ve öncesinde de CHP’nin ‘Normalleşme’ harekatına karşı Kürt siyasal hareketi,  Kürtlerin umut ettiği onurlu ve kalıcı barışı ilalabet inşa etmek bu dönem için daha sağduyulu ve akıllı bir siyaset yürütmelidir.

DEM Parti heyeti, yeni yasama yılının başında çıkan bu olumlu havayı siyaseten çok iyi okuyarak özellikle başta MHP olmak üzere tüm siyasi partileri genel merkezlerinde ziyaret edecek bir noktaya kadar götürmelidir.

Bunu yaparken bu siyasi ataklarına ‘Toplumsal uzlaşı ve demokratik Türkiye arayışı ‘ adı yada benzer minvalde bir oluşum adı vererek; meclisteki tüm siyasi partilerle bir diyalog zemini geliştirmeli ve Kürtlerin siyasal, kültürel, demokratik tüm hak taleplerini bir bir anlatmalıdır. Ve bu sayede yeni yapılacak olan Anayasa ile Kürtlerin varlığı ve hakları güvence altına almalıdır..

Türkiye ve Kürt siyasetine dönük tüm okumalarımla beraber Kürt siyasal hareketinin geldiği noktayı da tüm yönleriyle çözümleyerek mevcut  gücünü de dikkate alarak  optimist ve realist bir şekilde bunları dile getirirken; sizin de şunları dediğinizi duyar gibiyim

“Bu bir oyundur, İsrail korkusundan tekrardan Kürtlere sarılmak ve Kürtleri kaybetmek istemiyorlar”

“Devlet Bahçeli bir ırkçı bir milliyetçidir onun için Kürt ile barış olmaz savaş olur”

“ Daha dün Anayasa Mahkemesi’ne HDP kapatılmalı çağrısında bulundu.Bu çağrıya kulak asmayan Anayasa Başkanı Zühtü Arslana “Türk devletiyle uğraşma, çok cesaretin varsa Kandil’e git dedi “

Vs. vs. vs

Yani Bahçeli’nin siyasi geçmişi tabi ki temsil ettiği camia açısından bu söylemlere bu pratiklere uygun olmak zorunda. Bu dönem için Türkiye’nin ekonomik, dış dünya , Ortadoğu ve iç gelişmeler anlamında geldiği nokta artık MHP dahil tüm siyasi yapılarını iç barışı inşaya zorlamaktadır. Ve bundan dolayı bu gün gedik bu kadar açılmışken Kürtler için barışı inşa etmenin en uygun dönemi ve yolu..

Bu ülkede onurlu ve kalıcı bir barış olacaksa emin olun ki bu MHP’nin onayı ve rızası olmadan asla olmayacaktır. Koalisyon hükümetlerinden tutun da tek partili iktidarı yüzde altmışlara varan bir siyasi çoğunlukla alan AKP hükümetine kadar hiçbiri sağlayamadı. Çünkü Türkiye’de devlet, en son kertede en demokratının da ulusalcısının da solcusunun da Türkçü olduğu dahili MHP siyasetine evrildiği bir gerçeği her zaman gün gibi ortadır.

Uzatılmayacak bir mevzu değil kusura kalmayın bu kadar uzattım.. Lakin şu noktaya da parmak basmadan geçmeyeceğim. Bahçeli’nin bu günkü yaklaşımı ve söylemlerinin “SOLCU” medya kuruluş ve siyasetçilerinde ki yorumlamalarına baktım hepsi küçümseyici bir tavır ve davranışla yaklaşıyor o da işin ayrı boyutu.Rahatsız oldunuz biliyoruz. Kürtler kendi barışını kendileri inşa edecek bundan rahatsız olan varsa HARİCİ ve DAHİLİ olmak üzere bizden uzak Allaha yakın olsunlar..

Bu yazı 751 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum