içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Mevduat faizi tekrar yükseldi ! Konut ve araç piyasası ne olacak ?

Paranın Rotası, Gayrimenkulün sessizliği 

Türkiye ekonomisinde yine bir dönüm noktasındayız. Merkez Bankası, beklenen ama etkisi derin olacak bir kararla politika faizini %46 seviyesine çıkardı. Mevduat faizlerindeki bu artışın piyasalara yansıması, sadece bankaların bilançolarıyla sınırlı kalmayacak. Asıl etki, sokağın nabzında, yatırımcının kararında, tüketicinin ev alma cesaretinde hissedilecek.

Faiz artışı demek, paranın maliyetinin yükselmesi demek. Bu, bir anlamda “harcama, biriktir” çağrısıdır. Mevduat faizlerinin yükselmesiyle birlikte, risksiz kazanç yeniden cazip hale geliyor. Özellikle de yüksek enflasyondan bunalan küçük ve orta ölçekli yatırımcı için bu bir kaçış kapısı olabilir. Paranın rotası yeniden bankalara, mevduata dönerken; döviz ve altına olan ilgi de görece azalabilir. Fakat bu tablo, bazı alanlarda kaçınılmaz olarak soğuma yaratacak.

Konut piyasası bu alanların başında geliyor.

Yüksek faiz ortamında konut kredisi kullanmak neredeyse lüks haline gelir. Aylık taksitler, ortalama gelirli bir bireyin boyunu aşar. Bu da, konut almayı planlayanları ikiye ayırır: Beklemeye geçenler ve peşin ödeme yapabilecek kadar güçlü olanlar. Birinciler piyasadan çekilirken, ikinciler ise pazarlık gücünü artırır. Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda satış adetlerinde gerileme, konut fiyatlarında ise durağanlık belki bazı bölgelerde gevşeme görebiliriz.

Ancak bu tablo yalnızca bir yüzü gösteriyor. Diğer tarafta ise konut üreticileri var. Yüksek finansman maliyetleri, yeni projelerin başlamasını yavaşlatır. Arzın sınırlanması, uzun vadede fiyatların tekrar yukarı yönlü baskı görmesine neden olabilir. Bu çelişki, konut piyasasını bir süre belirsizlik içinde bırakacak.

Pekı ya Altın!
Altın, Türkiye’de her zaman güvenli liman olarak görülmüştür. Özellikle belirsizlik dönemlerinde yatırımcının sığındığı klasik limanlardan biri. Ancak yüksek faiz ortamında, altının cazibesi sorgulanmaya başlar. Çünkü altın, faiz getirisi sağlamaz. Mevduat faizlerinin %45-50 bandında seyrettiği bir piyasada, gram altının değer kazanması için ya enflasyonun çok daha hızlı yükselmesi, ya da döviz kurunda sert sıçramalar yaşanması gerekir.

Kısa vadede bu görünüm, altını biraz geri planda bırakabilir. Yani kısa vadeli yatırımcı için altın, artık “beklemesi gereken” bir enstrüman. Ancak uzun vadede tablo değişebilir. Enflasyonla mücadelede başarı sağlanamazsa ya da jeopolitik riskler artarsa, altın yeniden sahneye çıkabilir.

Bugün yatırımcıya düşen, tüm yumurtaları aynı sepete koymamak. Yüksek faizli mevduatlar cazip olabilir, ama bu kalıcı değil. Enflasyon karşısında gerçek getiriyi ölçmek gerekir. Konut piyasası izlenmeli, fırsatlar ayırt edilmeli. Altın ise hala uzun vadeli yatırımcı için bir “sigorta poliçesi” niteliğinde.

Ekonomi yön değiştiriyor. Rüzgar artık para politikasından esiyor. Şimdi herkes pusulasını yeniden ayarlamak zorunda.

Bu yazı 320 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum