içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kerbaladan Halepçe'ye ordan yeni Suriye'ye varan katliamlar tarihi
KERBELA’DAN HALEPÇE’YE, HALEPÇE’DEN ŞENGAL’E, ŞENGAL’DEN SURİYE’YE: BİTMEYEN KATLİAMLAR VE ALEVİLERE YÖNELİK YENİ VAHŞET
 
Ortadoğu, tarih boyunca mazlumların kanı ve zalimlerin zulmüyle yoğruldu. Milattan sonra 680 yılında Kerbela’da susuz bırakılarak katledilen Ehli Beyt mazlumları ile 1988’de Halepçe’de kimyasal gazlarla boğdurulan Kürtler aynı kaderi paylaştı. Biri susuz bırakılarak, diğeri nefessiz bırakılarak katledildi. Yöntemler farklı olsa da, zihniyet değişmedi. Bu zihniyet dün Şengal’de, bugün de Suriye’de tekrar hortladı. Katliam zincirinin ilk halkası olan Kerbela’yı anlamadan, son halkadaki Suriye Alevi katliamlarını kavramak mümkün değildir.
 
KATLİAM ZİNCİRİNİN İLK HALKASI: KERBELA
 
Kerbela’da, Hz. Hüseyin ve Ehli Beyt yoldaşları, Emevi Halifesi Yezid’e biat etmeyi reddettikleri için kuşatma altına alındı. Günlerce susuz bırakıldılar, açlığa ve sıcağa mahkûm edildiler. Nihayetinde, sayıları dört bin kişiyi bulan Yezid ordusu, Hz. Hüseyin ve yanındaki 70 mazlumu kılıçtan geçirdi. Kerbela, sadece bir savaş değil; hak ile batılın, mazlum ile zalimin mücadelesinin simgesi oldu. Ancak tarihin sayfalarına kazınan bu zulüm, ne ilk oldu ne de son. Aynı vahşet, Halepçe’de kimyasal bombalarla tekrarlandı.
 
HALEPÇE’DE HORTLAYAN YEZİD
 
16 Mart 1988’de, Saddam Hüseyin’in Baas rejimi, Halepçe’ye ölüm yağdırdı. Irak savaş uçakları önce camları kıran ses bombaları attı. Amaç, kimyasal gazın her yere yayılmasını sağlamaktı. Ardından hardal ve sarin gazları bırakıldı. Birkaç dakika içinde insanlar nefes alamaz hale geldi. Anneler çocuklarını kucaklamış halde can verdi. Babalar, evlatlarını kurtarmaya çalışırken zehirlendi. Kuşlar bile uçamaz oldu, gökyüzü ölü kuşlarla doldu. Kerbela’daki susuzluk, Halepçe’de boğulmaya dönüştü. Hz. Hüseyin’in arkadaşlarının suya ulaşmasına izin vermeyen Yezid zihniyeti, bu kez Halepçe’de nefes almayı yasakladı. Kerbela’da mazlumları susuz bırakıp ölüme mahkûm eden anlayış, Halepçe’de havayı zehirleyerek bir halkı topluca boğdu.
 
İKİNCİ HALEPÇE: ŞENGAL
 
Ancak zulüm burada da bitmedi. 2014 yılında, IŞİD çeteleri Şengal’e saldırdığında, Ezidi Kürtler de Kerbela’daki gibi susuz, savunmasız ve çaresiz bırakıldı. Binlerce Ezidi, yalnızca inancı ve kimliği nedeniyle katledildi. Kadınlar köle pazarlarında satıldı, çocuklar asimile edilmek için kaçırıldı. Halepçe’de Saddam’ın uçakları nasıl kimyasal bombalarla Kürtleri hedef aldıysa, Şengal’de IŞİD’in kılıcı ve kurşunları Ezidileri hedef aldı. Bir halkın statüsüzlüğü, onu her zaman katliamların eşiğinde bıraktı. Kerbela’dan Halepçe’ye, Halepçe’den Şengal’e uzanan bu trajedi, zalimlerin değiştiğini ama mazlumların kaderinin aynı kaldığını gösterdi.
 
BU KEZ YEZİD SURİYE’DE HORTLADI
 
Zulüm sadece geçmişte kalmadı. Bugün de Ortadoğu’nun farklı bölgelerinde Kerbela, Halepçe ve Şengal ruhunu taşıyan katliamlar yaşanıyor. Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar, radikal İslamcı grupların vahşeti ve mazlum halkların statüsüzlüğü, Yezid zihniyetinin hala nasıl diri olduğunu gösteriyor. Özellikle İdlib ve çevresinde, Alevi köyleri El Kaide ve IŞİD uzantılı grupların hedefi oldu. İnsanlar mezhepleri yüzünden katledildi, evleri yağmalandı. Saddam’ın kimyasal bombaları nasıl Halepçe’de Kürtleri hedef aldıysa, günümüzün radikal unsurları da Ortadoğu’da aynı zihniyetle Alevileri hedef alıyor.
 
HALEPÇE SONRASI: KÜRTLER NE KAZANDI?
 
Halepçe bir dönüm noktasıydı. O gün kimyasal silahlarla yok edilmek istenen Kürtler, bugün Ortadoğu’da güçlü bir aktör haline geldi. Irak’ta Kürtler 2005’te federal bir statü kazandı. Rojava’da Kürtler kendi yönetimlerini inşa etti. Mazlumlar kendi statülerini inşa ettikçe, yeni Kerbelaların ve Halepçelerin önüne geçme şansı doğdu. Ancak bu yeterli mi? Bugün Suriye’de Kürtler hala tehdit altında. Rojava’da kazanılan özerklik sürekli saldırı altında. Statü kazanamayan halkların nasıl vahşete uğradığını tarih bize defalarca gösterdi.
 
UNUTMA! UNUTTURMA!
 
Kerbela’yı unutursak, Yezid zihniyeti tekrar doğar. Halepçe’yi unutursak, yeni Halepçeler yaşanır. Şengal’i unutursak, yeni Şengaller yaşanır. Mazlumların tarihini bilmek, onların mücadelesini devam ettirmek demektir. Bugün, Halepçe’nin yıldönümünde bu gerçekleri hatırlamak bir sorumluluktur. Kerbela’dan Halepçe’ye, Halepçe’den Şengal’e, Şengal’den Suriye’ye uzanan bu zulüm zincirini kırmanın yolu, mazlum halkların birlik olup kendi statülerini güçlendirmesidir. Çünkü tarih bize gösterdi ki, statüsüz kalan her halk, Yezid’in zulmüne mahkûm edilir. Zulme karşı direnmek, mazlumların ortak kaderini değiştirmek için tek yoldur.
Bu yazı 1474 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum